03 Mar
03Mar

Epey bir zamandır her paylaşımıma mutlaka bir linç, bir algınlanlık, bir aşırı eleştiri geliyor. Benim umurumda olmasa da o çirkin yorumların paylaşımlarımın altında olmasının yaydığı negatif enerji beni rahatsız ediyor.

Bugün sağsalim ülkeme döndüm ve esprili bir paylaşım yaptım.

 ‘Uçağa binmeden kız kardeşime dedim ki eskiden mutlaka sağıma soluma önüme bir Yahudi denk gelirdi ama epeydir denk gelmiyor, bilinçdışımda bir şey mi vardı acep. O da dedi ki bence şükret Hintliler denk gelmiyor. Yav ben hepsini seviyorum sorun değil dedim başımın üstüne yeri var. Uçağa bindim yanımda yaşlı Hintli bir çift, önümde bir Yahudi sağımda bir Alman, arkamda bekar bir Amerikalı anne ve susmayan bebeleri. 

Az ileride ağlamadan dakika geçirmeyen bebekleri olan iki aile. Ooo şenlik var dedim.İlk bi iki saat sızmışım ama sonra bebelerin ağlama dozu arttı. Uyumak mümkün değil, dedim Betüş kalk git hepsine enerji aç anaları da rahatlasın uçak da. Kalktım gittim önce öndekileri hallettim. Anneleriyle konuştum, bebeklerle konuşup kosmoenerji uyguladım. Sonra arkamdaki bebelere gittim. Kadın mahcup özür diliyor, yau yok bende de var iki tane dedim. Eleman 3 yaşında olduğu için önce bi tanıştım sonra duygusunu aynaladım. Dedim ki uçakta olmak çok zor, belki evinde rahat rahat uzanmak istiyorsun, benim için de uçak çok sıkıcı, sanırım biraz dayanacağız. Sonra başını okşadım, minnoş tatlış sevdim anneyle de sohbet ettik, o da sustu. Annesi bir teşekkür ediyor dedim sorun değil vazifemiz.

 En arkada iki bebek daha var ama dedim du bakalım susarlar belki, sonra en iyisi tüm uçağa enerji açayım dedim açtım. Hepimiz uyumuşuz bebeklerin gıkı çıkmadı. Dünyada o kadar enerji terapisti var, bence uçakta bebek susturuculuğu mesleği yapılabilir

Bizim ülkede enerji işleriyle dalga geçiliyor biliyorum, işte malesef bu konuda uçlarda gezen uygulayıcılar var iyi bilinmiyor bu alan. Ama Amerikalılar baya ilgili. Amerika’da en sevdiğim şey, hattta tek şey, insanlar sizin ne olduğunuza, hangi diplomalarınızın olduğuna bakmıyorlar, heyecanınıza ve yeteneğinize bakıyorlar. Çok şaşırtıcı öyküler dinledim. Amerika beni bu konuda tavladı, akademik kariyerimi orada ilerletme konusunda tekrar düşüneceğim.Neyse ülkeme döndüm ülkeye gelir gelmez krizler, kaoslar, kaybolan valizler🤦🏻‍♀️

Yarın acil durum remedilerini kargoya veriyorum. Nisan ayı dişil enerji kayıtlarını açayım bir de epeydir beklenen bir eğitim vardı onun da duyurusunu yapacağım. Önce azıcık dinleneyim ❤️🙏🏻🦋'

Tabi ki yine gırla yargı gırla linç yemeye başlayınca paylaşımı kaldırdım. Yıllardır ülke ülke gezerim ve uzunca bir süre hep gerçekten dindar yahudilerle (yani kıyafetlerinden ve zülüflerinden belli olan) birlikte oturduğum oldu koltuklara. Ancak epeydir rastlamıyordum acaba olumsuz bir düşüncem mi var ittim mi onları diye düşünüyordum. Beni tanıyan bilir ne kadar dünya insanı olduğumu. Ben bu durumu kardeşime dile getirirken o da şükret Hintliler oturmuyor yanına dedi. O biraz değişiktir her milleti sevmez. Ben ise Hintlilere olan sevgimden annemden ‘git koyunlarında yat’ lafını bile duymuşumdur gençken. Karma bir çocuğum. Babamlar Mısırlı annemler Kuzeyden geliyor. Bir lazla evlendim iki çocuk yaptım. Kitaplarımı okuyanlar nasıl bir hayatım olduğunu bilir. Bir süre öncesine kadar da sosyal medyada paylaşımlarıma bir çok kişiye ışık olmuşumdur bundan da mutluluk duyuyorum. Ancak toplumumuzda yaşanan büyük ahlaki kırılma dalga dalga yayıldığı için artık benim paylaşımlarım bile linç sebebi olmaya başladı. Amerika’dan döndüm dün, dediğim gibi çokça ülke gördüm, ancak kendi ülkemdeki değersizliği hiç bir ülkede görmedim. 

O kadar değersiz hissediyorlar ki kendilerini, Amerika’nın eğitimini övdüm diye beni Amerika sevdalısı olarak ilan edenler oldu bugün. Ayrımcı, bölücü, ötekileştirici de.. Bu bir noktada değersizlik hissinin yol açtığı beyinsizliktir başka bir şey değil. Bizim toplum epeyce bir zamandan beri şirazeden çıktı, önünü almak mümkün değil. Sırf bir akıllı telefona ve parmaklara sahip olduğu için beynindeki tüm bok püsürüğü sosyal medyada paylaşım yapanlara akıtma hakkına sahip olduğunu düşünenler var. Bu beni çok endişelendiriyor. Beni bu kadar akılsızlığa doğru ilerlemek tedirgin ediyor. Deprem oldu 50 bin belki de daha fazla, yahudisi, ermenisi, kürdü, türkü öldük… Enkaz altında kaldık… Öfkelendik, ağladık, üzüldük ama ders almadık. Taha Duymaz vardı garibim yemediği linç kalmamıştı, aşağılama, hakaret gırla gidiyordu. Ne oldu? 

Soruyorum ne oldu? Ama eminim en ufak pişmanlık duymayan vardır onu eleştirenler arasında. Hz Ali’nin dediği gibi ölüm bir insana nasihat olmuyorsa hiç bir şey olamaz. Ben yine de bu beyinsiz tayfa için bir kılavuz yazayım dedim belli ki anne babaları sınır öğretmemiş.


  1. Bir insanın profilinin dışarı açık olması, istediğiniz yorumu yazma hakkını size vermez.
  2. Bir insanı tanımadan, fikrini zikrini eserlerinden, ya da yapıp ettiklerinden okumadan anlamadan onun tek bir cümlesi ile yargılamak sizin ne kadar dürtüsel davrandığınızı ve muhakeme yeteneğinizin olmadığını gösterir. Büyük ihtimal ön frontal lobunuzda bir hasar vardır. 
  3. Bir cümlenin sizde oluşturduğu his, duygu düşünce sizinle ilgilidir, o cümlenin anlamını değil sizin anlam dünyanızın ne olduğunu gösterir. 
  4. Uzun uzun kitap okumak algınızı genişletir ve geliştirir. Sosyal medyada kısa kısa yazılar videolar okudukça beyniniz daralıyor ve başka bir bakış açısıyla bakamıyorsunuz. 
  5. Google alimi olmak yerine, oturup araştırıp okumak sizi gerçekten bilgili yapar. Yeni nöral bağlantılar geliştirmenizi sağlar. Böylelikle daha gelişmiş biri olabilirsiniz. 
  6. İnsanların ülke ülke gezmelerini kıskanıyor ve yorumlara daha entelektüel eleştiriler getirerek haset duygunuzu bu şekilde sağaltıyor olabilirsiniz. Ülke ülke gezmek kıskanılacak bir şey değil, gerçekten yorucu. Kendimden biliyorum. Ama insanı geliştiriyor başka kültürleri tanımak. Gezemiyorsanız kitap okuyun. Böylelikle çok okuyan mı bilir, çok gezen mi tartışmasının öznesi olur belki bir işe yararsınız.
  7. Her şeyin boş tarafını, negatif tarafını görmek de sağlıklı bir egoya sahip olmadığınızı gösterir. Zaten bizim ülkede ya egolar iltihap kapıp şişiyor ya da çürük. Sağlıklı bir egomuz olmadıkça, duygusal olarak tetikleniriz, duygusal dengemizi kaybederiz, sağlıklı tepkiler veremeyiz, yukarıda saydığım her tepkiyi geliştirebiliriz. Zaten psikopatolojik rahatsızlıkların kaynağı bu sağlıklı gelişmeyen egodur. Biz şişkin egolarımızla yaşamaya devam ediyoruz. Ama işte o şişkinlik de iltihaptan. Bu nedenle her şeyde ve dahi insanlarda olumlu yanları da görmeniz sizin için daha geliştirici olur. Bir yazıda gördüğünüz olumlu yanlara öncelikle teşekkür edin tabi kendi içinizde.
  8. Uzmanların sayfalarına yazdığınız her yorumu kişi uzman diye tolere etmek zorunda değil. Kimse sizin anneniz babanız değildir. Siz kendi kendinizi ne kadar tolere ediyorsunuz bir de bunu düşünün. 
  9. Empati beyninizi geliştiren bir şeydir. Ben olsaydım ne düşünürdüm? Bir eylem yapmadan önce bu soruyu kendinize sormanız sizi daha sağlıklı bir insan yapabilir.
  10. Beyinsiz olmak kötü bir şey değildir, hepimiz yaşayabiliriz bunu. Zira bunun nedeni bakım verenimizin yapamadığı ebeveynliktir. Ama bu durumu tüm kötü eylemlerinizin bahanesi olarak gösterip kurban psikolojisinde kalmayı bırakmalısınız. Kurban rolünden çıkmak da beyninizi epey geliştirecektir. Acıkıp, yiyip, içip, tuvalete dışkılıyor ve seks yapıyorsak demek ki hayvan kadar bir beynimiz var. Ama mesele onu insan beyni yapmakta. İşte bunun için yukarıda saymam gerekenleri yapmanız gerekir.

Tabi şimdi, bir uzmandan bu ağır notları duymak kolay değil. Ama işte mesele sizin seçtiğiniz yolda. Siz kolay bir yol seçmemişsiniz, o nedenle sorumluluk sizde bende değil.Ben tabi ki engellemeye,  devam edeceğim zira benim enerji alanımı bozuyor. Canım ülkem daha iyiye gitmeyecek biliyorum ancak ben de benim için iyi olan şeyleri seçmek durumundayım. Peki ya geri kalan...

 43 yaşımdayım hiç bu kadar umudum kırılmamıştı bu ülkede. Ne iktidar, ne muhafalet, ne bilenler... Herkesin topan çöktüğü, sınavı kaybettiği bir dönemi görmemiştim hiç. Hiç bu dönem kadar insanlık kaybolmamıştı. Twitter'ı olanlar ne demek istediğimi anlarlar. Sanki bir akıl tutulması yaşıyoruz. Mesele bana yapılan yorumlar da değil, mesele tepeden tırnağa aynı akılsızlığa maruz kalmamız ve daha da çok değersizleştirilmemiz.

Evet Amerika’nın eğitim sistemindeki anlayışı sevdim, Amerikan sevdalısı diyen canım takipçilerim, sanırım orada doktora yapacağım. İsviçre ya da Kore'de yaşamayı daha çok isterdim. Amerika hiç bir zaman hayallerimi süslemedi.Avrupa'nın sosyal devlet anlayışını seviyorum. Amerika'da bir acile girin çıkıp 7 bin dolar istiyorlar. Dibine kadar kapitalist. 

Başka bir ülkede kariyer yapmaktan vazgeçmiştim geçen sene, ülkemde kalacağım demiştim ancak ülkenin içinden geçtiği bu zor durumda bile bu kadar kötülüğün yaşanması benim umutlarımı kırdı. Zaten üniversitelerimiz artık birer kıraathane akademisyenlerimiz de tavla atan kıraathane sakinleri. Hiç bir yerde liyakat yok. Celal Şengör’ün dediği gibi en moderninin bile beynini açtığımızda Taliban zihniyeti çıkıyor. Elimizden ne gelir…

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.